Klasik Müzik Notları   Klasik Müzik   Besteciler  Eserler  Solistler  Hakkında  İletişim
 
 
 Eser, Besteci, Solist Aratın:
 

 



Klasik Notları






Klasik Notları Twitter Hesabı

Ahmed Adnan Saygun

Besteci Tanıtımı

Ahmed Adnan Saygun, Türk müzik tarihinde Türk Beşleri olarak anılan bestecilerdendir ve ilk Türk operasının bestecisi olup "Devlet sanatçısı" ünvanını alan ilk sanatçıdır. Saygun'un en önemli eseri, Cumhuriyet Dönemi Türk müziğinin en çok seslendirilen eserlerinden olan "Yunus Emre Oratoryosu"dur.

İzmirli köklü bir aileden gelen Saygun, İzmir'de "Hadikai Sübyan Mektebi" adlı mahalle mektebinde başladığı ilköğrenimini, sanat eğitimine ağırlık veren "İttihat ve Terakki Numune Sultanisi" adlı çağdaş okulda devam ettirmiştir. Bu okulda 13 yaşında iken İsmail Zühtü (nazariyat) Rosati (piyano) ve Tevfik Bey (piyano) yanında müzik çalışmalarına başladı.

1922 yılında Macar Tevfik Bey'in öğrencisi oldu. 1925 yılında Fransız La Grande Encyclopedie'den müzikle ilgili makaleleri çevirerek birkaç ciltlik büyük bir Musiki Lugati meydana getirdi.

İlkokullarda öğretmenlik yaptığı dönemde Ziya Gökalp'in, Mehmet Emin Yurdakul'un, Bıçakçızade Hakkı Bey'in şiirleri üzerine okul şarkıları yazdı. 1925 yılında devletin yetenekli gençleri müzik eğitimi için Avrupa'daki önemli konservatuarlara göndermek üzere açtığı sınava girmek isteyen genç müzisyen, annesinin ani ölümü üzerine bu fırsatı kaçırdı.


Bir süre müzik öğretmenliği yaptığı sırada 1927-1928 yıllarında "Re Majör Senfoni"yi besteleyen sanatçı; 1928 yılında hükümetin müziğe yetenekli gençler için açtığı sınavı tekrarlaması üzerine bu kez fırsatı yakalayıp devlet bursuyla Paris'e gönderildi.

Vincent d'Indy (kompozisyon), Eugène Borrel (Füg), Madame Borrel (armoni), Paul le Flem (Kontrpuan), Amédée Gastoué (Gregoryen ezgileri), Edouard Souberbielle (org) ile çalıştı. Paris'teyken Op. (Opus) 1 sıra numaralı Divertissement adlı orkestra eserini yazdı.

Saygun'un bu bestesi 1931 yılında jüri başkanının Henri Defossé (Cemal Reşit Rey'in orkestra şefliği hocasıdır) olduğu Paris'teki bir beste yarışmasında ödül kazandı, Gabriel Pierné yönetimindeki Colonne Orkestrası tarafından önce Paris, Varşova daha sonra da Rusya ve Belçika'da seslendirildi.

Eser böylece, Cemal Reşit Rey'in Paris'te seslendirilmiş bulunan üç eserinden sonra - Anadolu Türküleri" (1927), "Bebek Efsanesi" (1928) ve "Türk Manzaraları" (1929) - yurtdışında icra edilen dördüncü Türk orkestra eseri olmuştur.


Saygun, 1931'de Türkiye'ye dönüp bir süre Musiki Muallim Mektebi'nde müzik öğretmenliğine başladı, müzik imlası ve kontrpuan dersleri verdi. 1932yılında piyanist Mediha (Boler) Hanım ile evlendi; bu evlilik bir süre sonra bozuldu1.
Ahmet Adnan Bey ve ailesi 1934'te Soyadı Kanunu üzerine matematik öğretmeni babasının isteği ile "Saygın" soyadını aldı; ancak başkası tarafından alındığı gerekçesiyle bir süre sonra soyadları "Saygun" olarak değiştirildi.

Adnan Saygun, 1934 yılında devlet başkanı Atatürk'ün talebiyle, Türkiye'yi ziyaret edecek olan İran Şahı Rıza Pehlevi şerefine ilk Türk operası olan Op. 9 Özsoy Operası nı bir ay gibi çok kısa bir sürede yazdı. Liberettosunu Münir Hayri Egeli'nin yazdıığı opera, Türk milletinin doğuşunu, İran ve Türk milletlerinin kökü uzak tarihe dayanan kardeşliğini ifade etmekteydi. Eserin prömüyeri 19 Haziran 1934 gecesi Atatürk ve Rıza Pehlevi huzurunda gerçekleştirildi.

Sanatçı, Özsoy'un sahnelenmesinden sonra Yalova'daki yazlık evindde kendisini kabul eden Atatürk'e Türk musikisi hakkında bir rapor sundu. Güneş-Dil ve Türk Tarihi teorilerinden etkilenerek hazırlanmış bu rapor 1936'da "Türk Musikisinde Pentatonizm" başlığı ile yayımlandı.

Yalova'dan dönüşte vekaleten Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (Riyaset-i Cumhur Orkestrası) Şefliğine getirilen sanatçı; bu görevini bozulan sağlığı nedeniyle İstanbul'a gidişi nedeniyle ancak bir kaç ay sürdürebildi. Orkestra ile ilk konserini 23 Kasım 1934'te verdi.

1934 yılı Kasım ayı sonunda Saygun'a Atatürk'ten yeni bir opera sipariş geldi. 27 Aralık gecesi temsil edilmek üzere Taşbebek operası nı bestelemeyi başaran sanatçı, bu operada yeni Cumhuriyet insanının doğuşunu anlattı. Eser, 27 Aralık 1934 gecesi Ankara Halkevi'nde sahnelendi; orkestrayı çok hasta olmasına rağmen bizzat Saygun yönetti.

Temsilin ardından İstanbul'a giden ve beş ay ara ile iki kulak ameliyatı geçiren Saygun'un, görevini ihmal ettiği gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'ndaki ve ardından Musiki Muallim Mektebi'ndeki işine son verildi; Ankara Devlet Konservatuarı'nın kuruluş çalışmalarından da uzaklaştırıldı. Saygun, Devlet konservatuvarlarında etnomüzikoloji bölümleri açılması yönünde çalışmalar yapmış, ancak bunlar Atatürk'ün desteğine rağmen ilgili kurumlarca hayata geçirilememiştir.


Saygun, 1936'da İstanbul Belediye Konservatuarı'nda öğretmenliğe geri döndü, 1939'a kadar bu görevde kaldı. Sanatçı, "Yunus Emre Orotoryosu" adlı ünlü yapıtının seslendirilişine kadar sürecek olan bir gözden düşme dönemine girmişti.

Saygun İstanbul'da iken Ankara'da devam eden yeni bir konservatuar kurma çalışması, Saygun'un savunduğu "kültürel ulusallık" fikrini değil, "evrensel müzik" anlayışını destekleyenler tarafından sürdürüldü. Konservatuar, bu iş için danışman olarak getirilen konservatuar Paul Hindemith'in evrenselci müzik görüşleri doğrultusunda 1936 yılından kuruldu.

Adnan Saygun ise 1936 yılında Halkevleri'nin daveti üzerine Türkiye'ye gelen Macar besteci ve etnomüzikolog Bela Bartok'a Anadolu gezisinde eşlik etti. Birlikte özellikle Osmaniye dolaylarından derledikleri türküleri notalaştırdılar. Çalışmaları, "Bela Bartok’un Türkiye’deki Halk Müziği Araştırmaları” başlıklı bir kitap haline getirilerek 1976 yılında Macar ilimler Akademisi tarafından İngilizce bastırılmıştır.

Saygun, 1939 yılında Halkevleri'nin önerdiği müfettişlik görevini kabul etti ve bu vesile ile Türkiye'yi dolaştı. 1940 yılında bir konser için Ankara'ya gelen ancak ülkelerinden Nazi baskısı nedeniyle geri dönmeyen Budapşete Kadın Orkestrası üyelerinden Macar asıllı Irén Szalai (sonradan Nilüfer adını almıştır) ile 1940 yılında evlendi; çiftin çocuğu olmadı.

Halkevleri'ndeki görevinin yanısıra 1940 yılında "Türk Müzik Birliği" adlı bir koro kuran Saygun, bu koro ile düzenli oda müziği konserleri verdi.

"Halkevlerinde Musiki" adlı bir kitap yayınladı. "Op. 19 Eski Üslupta Kantat", "Bir Orman Masalı" adlı bale eseri ve "Yunus Emre Orotoryosu" gibi eserlerini bu dönemde besteledi. Yunus Emre orotoryosu 1943 yılında CHP'nin açtığı yarışmada birincilik ödülünü Ulvi Cemal Erkin'in piyano konçertosu ve Hasan Ferit Alnar'ın Viyola Konçertosu ile paylaştı.


Saygun'un 1942'de tamamladığı Yunus Emre Oratoryosu 25 Mayıs 1946'da Ankara'da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde seslendirildi ve büyük başarı kazandı. En önemli eseri kabul edilen bu eser, daha sonra Paris'te ve 1958'de Birleşmiş Milletler kuruluş yıldönümü vesilesiyle New York'ta ünlü orkestra şefi Leopold Stokowski yönetiminde seslendirilmiştir.

Bu eserle Saygun, çocukluğunda İzmir Kemeraltı Çarşısı'nın Dervişler Caddesi'nde (bugün Anafartalar Caddesi) Mevlevi dervişlerden duyduğu ezgileri Avrupa ve Amerika'ya, Birleşmiş Milletler çatısı altına, sonradan eserin çevrileceği 5 ayrı dile taşımış oluyordu. Sanatçı eserin Ankara'daki ilk temsilinden sonra 1946 yılında Halkevleri müşavir ve müfettişliğinin yanısıra Ankara Devlet Konservatuarı'na kompozisyon öğretmeni olarak atandı. Aldığı davetler üzerine Londra ve Paris'e gitti, halk müziği üzerine çalışmalar yaptı; konferanslar verdi.

Yunus Emre den sonra, Kerem, Köroğlu, Gilgameş başta olmak üzere üç opera, "Atatürk'e ve Anadolu'ya Destan" gibi koral eserler, 5 senfoni, çeşitli konçertolar, orkestra, koro, oda müziği eserleri, vokal ve enstrümantal parçalar, sayısız türkü derlemeleri, kitaplar, araştırmalar, makaleler yazdı.

Eserleri New York NBC, Orchestre Colonne, Berlin Senfoni, Bavyera Radyo Senfoni, Viyana Filarmoni, Viyana Radyo Senfoni, Moskova Senfoni, Sovyet Devlet Senfoni, Moskova Radyo Senfoni, Londra Filarmoni, Kraliyet Filarmoni, Northern Sinfonia, Julliard Quartet gibi topluluklar ve Yo-yo Ma gibi virtüözler tarafından seslendirildi. 1971'de yürürlüğe giren Devlet Sanatçılığı Kanunu çerçevesinde ilk Devlet Sanatçısı unvanı Adnan Saygun'a verildi.

Sanatçı, 6 Ocak 1991 tarihinde pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
Orkestra, oda müziği, opera, bale, piyano üzerine birçok yapıtı olduğu gibi, etnomüzikoloji ile müzik egitimi konularında yayınları vardır. Çalışmaları ve diğer belgeleri Ankara’da Bilkent Üniversitesi bünyesinde kurulan “Ahmet Adnan Saygun Müzik Eğitim ve Araştırma Merkezi”nde bulunmaktadır.

Ahmed Adnan Saygun'un yapıtlarının seslendirme üzerindeki hakları SACEM'e aittir. Yayınlanan bir kısım yapıtlarının telif hakları Southern Music Publishing, New York ve Hamburg'taki Peer Musikverlag'a aittir.

Müzikolog Emre Aracı tarafından kaleme alınan kapsamlı bir biyografisi Adnan Saygun – Doğu Batı Arası Müzik Köprüsü adı altında Yapı Kredi Yayınları tarafından 2001 yılında yayımlanmıştır.

Bu yazının telif hakkı Klasik Notları sitesine ait olup, KlasikNotlari.com klasik müzik sitesinden alınmıştır.


Takip edilmekten korkmuyoruz!.. Takip için tıklayın: twitter.com/klasiknotlari


klasik müzik, bale klasik müzik, bale

İlgili Yazılar


Çağdaşı 20.-21. Yüzyıl Bestecilerinden Bazıları



Referans bilgisi: "Ahmed Adnan Saygun", 2012 , Klasik Notları sitesi, https://www.klasiknotlari.com/tr/312/Ahmed Adnan Saygun.html


Sayfayı Paylaşayım


Klasik Notları Sitesi klasik müzikte kim kimdir, hangi dönem bestecilerinin eserleri nelerdir, hangi solistler ne virtüözüdür, kaliteli müzik nedir ne değildir... Konserlerde hangi abiye giysiler giyilir, altın elmas nasıl mücevherli takılar takılır!... Bestecilerin hayatları nasıldır, besteleri ne zaman yazılmış, nasıl ve neler ifade etmektedir, neden, niye, niçin gibi sorular için bir kaynak olma amacındadır.

Web sitemizde ilgilenebileceğiniz klasik müzik konulu teklifler yayınlanıyor.
Ad blocker eklentinizi bu site için devre dışı bırakarak indirimli ses sistemi, CD ve plak tekliflerini görebilirsiniz.

Klasik Müzik Notları
Mobil Kullanım İpuçları

   © 2009-2024 Klasik Notları | Klasik Müzik Sitesi | www.klasiknotlari.com